Sıkça Sorulan Sorular

Q?

Genetiği Değiştirilmiş Organizma – GDO nedir?

A.

Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya “Genetiği Değiştirilmiş Organizma – (GDO)” denir.

Q?

Tavuklar GDO’lu yiyecek sınıfına girer mi?

A.

Dünyada ve Türkiye’de “Genetiği Değiştirilmiş Tavuk” diye bir kavram yoktur. Genetik yapının değiştirilmesi işlemi, tüm hayvan türlerinin beslenmesinde kullanılan mısır ve soya gibi tarımsal ürünlerin, ekildikleri alanda zararlı bitkilere ve böceklere karşı dayanıklılıklarını artırmak, besin değerlerini yükseltmek ve birim alandan daha fazla ürün elde etmek amacıyla kullanılan biyoteknolojik bir yöntemdir.

Söz konusu teknolojinin kullanımını kontrol altında tutmak amacıyla 2012 yılı Temmuz ayı itibarıyla “Birleşmiş Milletler Cartegena Biyogüvenlik Protokolü”Türkiye ve AB ülkelerinin de içinde bulunduğu 100 ülke tarafından imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir. Bu protokolün ülke içindeki uygulamalarını kurallara bağlayan “Ulusal Biyogüvenlik Yasa Taslağı” AB ülkelerinin 15 ve 18 Nisan 2004 tarihlerinde uygulamaya koyduğu 1829/2003 numaralı yönetmeliklerine paralel olarak çok yakında ülkemizde de yürürlüğe girecektir.

Burada önemli olan nokta, AB ülkelerinin yakın bir tarihte yürürlüğe koyduğu yönetmeliklerle, GDO’lu ürünlerin yem hammaddesi olarak kullanımına yasak getirmemesi ve sadece ürün izleme programı çerçevesinde etiketleme zorunluluğu getirmesidir.

Biyoteknoloji ise…

Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı ya da bir parçası kullanılarak yeni bir organizma elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında istenilen şekilde değişiklikler meydana getirmek amacıyla kullanılan yöntemlerin tamamına “Biyoteknoloji”denir.

Biyoteknoloji; insan, hayvan ve bitki hücrelerinin fonksiyonlarını anlamak ve değiştirmek amacıyla uygulanan çeşitli teknikleri ve işlemleri tanımlamak için de kullanılan bir terimdir. Canlıların iyileştirilmesi ya da endüstriyel kullanımına yönelik ürünler geliştirilmesini ve modern teknolojinin doğa bilimlerine uygulanmasını da kapsar.

Q?

Tavukta hormon kullanılıyor mu?

A.

AB ülkeleri de dahil, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tavuk üretiminde hormon kullanılmamaktadır. Bunun başta sağlık olmak üzere pek çok nedeni vardır:

  • Hormon kullanımı yasak olduğu gibi ekonomik açıdan da rasyonel değildir.
  • Türkiye’de hormon üretimi yoktur ve hormon ithalatı da yapılmamaktadır.
  • Hormon ucuz bir madde değildir, dolayısıyla kullanımı halinde üretim maliyetleri de artar.
  • Tavuklara hormon verilmesi pratik olarak da mümkün değildir. Yem katkısı şeklinde yapılacak hormon uygulamalarından sonuç alınamadığı da bilinmektedir.
  • Uygulamanın sonuç yaratması için; hormonun hayvanın cinsiyetine göre, doğrudan organizmaya verilmesi gerekir. Bu da dişi ve erkeğin kalabalık ortamlarda birlikte büyütüldüğü kanatlı hayvanlar için pratik olarak mümkün değildir. Onbinlerce hayvanın tek tek elden geçirilmesi ve enjeksiyona tabii tutulması da imkânsızdır.
  • Türkiye’de yetiştirilen kanatlı hayvanlarda bugüne kadar hormon kullanımına rastlanmamıştır ve bu konuda tek bir vaka rapor edilmemiştir.

Q?

Kuş gribi nedir ve sektörde kuş gribine karşı önlem alınıyor mu?

A.

Kuş gribi virüs kaynaklı bulaşıcı bir hayvan hastalığıdır. Hastalığa sebep olan virüs sadece kuşları ve daha az olarak domuzları etkiler. Göçmen kuşların, özellikle yaban ördeği ve yaban kazı gibi göçmen su kuşlarının, bu hastalığın yayılmasında rolü bulunmaktadır. Virüsü taşıyan kuşların salya, burun akıntısı, boğaz akıntısı ve dışkılarıyla doğrudan veya dolaylı olarak temas eden evcil kanatlı hayvanlar hastalığa yakalanabilir.

Kuş gribi insanlara;

  • hasta veya hastalıktan ölmüş hayvanlara temasla,
  • hasta veya ölmüş hayvanların dışkısına, gözyaşına, burun ve boğaz akıntısına temasla,
  • ya da bu dışkı ve salgılarla kirlenmiş yüzeylere ve eşyalara temasla,
  • hastalık etkeninin karıştığı havanın solunmasıyla bulaşır.

Bugüne kadar, kanatlı etiyle veya yumurtalarıyla bulaşma olduğu bildirilmemiş olmasına rağmen, bu ürünlerin, iyice pişirilmeden yenmesinin riskli olabileceğini unutmamak gerekir.

Yıllardır gündemde olan kuş gribi, 1999 yılında İtalya’da ortaya çıkınca tavukçuluk sektörü mevcut uygulamalarına ek olarak kuş gribi konusunda da yoğun çalışmalara başlamıştır.

Öncelikle sektörü ve tüketicileri bilgilendirmek amacıyla bu hastalıkla ilgili seminerler düzenlenmiştir. Bu çalışmalar sırasında kuş gribine karşı en önemli tedbirin biyogüvenlik önlemleri olduğu ortaya konulmuştur. Bu önlemler ile ilgili pek çok eğitim düzenlenmiştir. Bugün için rahatlıkla söylenebilir ki; Türkiye tavukçuluk sektörü dünyada biyogüvenlik konusunda en bilgili uygulayıcılardan biridir.